Bilgi Kaynakları
Dünya çapında iklim değişikliğiyle mücadelede patent başvuruları düşüşte
IEA ve OECD’nin yeni bulgularına göre iklim değişikliğini azaltmadaki temel yenilik ölçütlerinden biri, kaygı verici bir eğilim gösteriyor.
Dünya Patent İstatistik Veritabanı’nda (PATSTAT) yer alan yeni verilere göre, IEA ve OECD araştırmacıları, enerji üretimi, taşımacılık, inşaat, imalat ve karbon eldesi ve depolanmasıyla ilgili iklim değişikliğini azaltma teknolojilerindeki patentleme sayısının düşüş eğiliminin sürdüğü gözleniyor. 2011-2012’deki aynı dilimde, diğer teknolojilere göre oldukça süratli bir artış gösteren söz konusu patent başvuruları, o dönemden bu tarafa önemli bir düşüş gösterdi.
Çarpıcı nokta, genel anlamda ya da sağlık teknolojileri, genel mühendislik, bilgi ve iletişim teknolojileri gibi alanlardaki patentlerde bu türden bir düşüşe ilişkin herhangi bir bulguya rastlanmamış olması. İlginç şekilde, bu düşüş, yerel ve bölgesel hava kirliliğini azaltma ya da atık su temizleme benzeri alanlarla ilgili teknolojilerde de aynı derecede gözlenmiyor.
Bu düşüşün bir kısmı, iklim değişikliğini azaltmaya yönelik teknolojilerdeki “olgunluğun” artması, dolayısıyla patente yönelimin azalmasıyla açıklanabilir.
Örneğin, solar PV’de maliyetleri azaltan yakın zamandaki gelişmelerin birçoğu, “know how”ın geliştirilmesiyle, önceki yıllardaki yeniliklerin kullanılmasıyla bağlantılandırılabiliyor.
Ayrıca, genel eğilimin tersi yönde seyreden teknoloji alanlarının iki kategoriye ayrıldığını not etmek ilginç olacaktır: i) enerji sistemi entegrasyonuyla ilintili teknolojilere imkân tanıyan alanlar; ii) iklim değişikliğini azaltmada düzenleme çabalarının geçen yıllarda politik tartışmaların konusu olduğu, denizcilik ve hava taşımacılığı gibi alanlar. İklim değişikliğini azaltma ile uyumlanmayla ilintili teknolojiler, son yıllarda bu türden dik bir düşüş göstermemiştir.
IEA tarafından yapılan son çalışma, enerji sektöründeki dijitalleşmenin ve bu gelişmenin iklim değişikliğini azaltmada olası faydalarını ortaya koymuştur. Patent verileri, enerjide yeniliğin önemini desteklemektedir. Dijital teknolojilerin girişi, tabiatı gereği dijital olarak nitelendirilen enerji ve inşaat alanlarında neredeyse %40 oranla bir hayli yüksektir. Bu oran, dijitalleşmenin kamu refahına büyük yararlar getirme potansiyeli barındırdığı ifade edilen sağlık gibi alanlardakilerden de yüksektir.
Bu çalışmadan çıkarılan bir diğer bulgu da, OECD ülkeleri arasında ve özellikle ABD’de, enerjiyle bağlantılı iklim değişikliğini azaltma teknolojilerinin geliştirilmesinde araştırma işbirliğinin giderek önem kazanmasıdır. Tüm alanlarda, ABD’de yaşayan araştırmacılarla Çin ve Hindistan’daki araştırmacılar arasındaki iş birliği, önceki yıllara göre önemli ölçüde artarak, ilk beşteki ülke çiftlerini meydana getirmiştir. Bir diğer önemli bulgu da, bu eğilimin yönünün OECD ülkelerinden yükselen ekonomilere doğru olmasıdır.
2011-2012 diliminden bu yana meydana gelen dik düşüş, yenilik ve maliyet indirgemesi arasında uzun süren gecikme meydana gelebileceğine ilişkin sert bir uyarıdır.
Üretim maliyetlerinin gitgide rekabetçi bir biçime ulaştığı; 1990’larda ve 2000’lerde rüzgâr ve güneş enerjisini inceleyen araştırmalardan son yıllarda önemli ölçüde faydalandık. Burada sunulan bulgu, patentlendirmeye dair; gelecek yıllara ilişkin ortaya çıkan kaygıları temel almaktadır.
Yine de olumlu gelişmeler mevcut. İlki, iklim değişikliğini engellemeye yönelik teknolojileri; diğer alanlarla yakınlaştırmaktır. Özellikle, iklim değişikliğinin etkisinin azaltılmasının; dijitalleşmeyle ilgili yapılan önemli araştırma çabalarından faydalanması muhtemeldir. İkinci olarak, uluslararası araştırma iş birliği, diğer alanlarda kısıtlı kalmış ülke çiftlerini de dahil edecek şekilde yükseliştedir.
Küresel bağlamda, iklim değişikliği konusu bu tür iş birliği çabalarına gereksinim duyar. İklim değişikliğinin baskıcı; zorlu yapısı uzağa (coğrafi anlamda), geniş (teknolojik anlamda) bakmayı gerektirir.
Bilgi Kaynakları
GENSED Başkanı Özdemir, Türkiye Yeşil Fonu’nun Sektör için Öncü Rolünü Vurguladı
GENSED-Güneş Enerjisi Sanayicileri ve Endüstrisi Derneği Başkanı Tolga Murat Özdemir, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in duyurduğu 155 milyar dolarlık Türkiye Yeşil Fonu’na ilişkin açıklamalarda bulundu. Özdemir, fonun, KOBİ’lere Çatı GES’ler için sağlanacak desteğin ve yeşil dönüşüm projelerinin finansmanında kritik bir rol oynayacağını belirtti. Ayrıca, fonun şeffaf ve etkin bir şekilde dağıtılmasının önemine dikkat çekti.
GENSED’in Başkanı olarak Özdemir, fonun, güneş enerjisi sektörünün finansman ve kapasite sorunlarına çözüm sunacağına inandığını ifade etti. Özdemir, bu fonun, Dünya Bankası tarafından desteklenen ve KOBİ’lere yönelik 850 milyon dolarlık bir paketin ilk bölümü olduğunu açıkladı. Yeşil Finans Projesi kapsamında, Çatı GES projelerine ve yeşil dönüşüm girişimlerine odaklanılacağını vurguladı.
Türkiye Yeşil Fonu’nun, hem tüzel hem de özel kişilerin yatırım yapabileceği bir girişim sermayesi yatırım fonu olduğunu belirten Özdemir, fonun, özellikle küçük ve orta ölçekli işletmeleri destekleyecek şekilde yapılandırıldığını dile getirdi.
Eylül ayında düzenlenen Solar+Storage NX ve NextGen E-Mobility + Charge Expo & Summit fuarlarına da değinen Özdemir, bu etkinliklerin, güneş enerjisi sistemleri, depolama sistemleri ve elektrikli araçları bir araya getirerek sektördeki yenilikleri ve gelişmeleri sergilediğini belirtti. Özdemir, Türkiye Yeşil Fonu’nun, ülkedeki elektrikli araçların artan ihtiyaçlarını karşılayacak güneş enerjisi santrallerinin finansmanında da önemli bir rol oynayacağını kaydetti.
Bilgi Kaynakları
IRENA güncel yenilenebilir enerji üretimi raporunu yayınladı
IRENA, Uluslararası yenilenebilir Enerji Ajansı, Dünya çapında yenilenebilir enerji kaynaklarından enerji üretimine ilişkin yeni raporunu yayınladı. Kapsamlı verilerin, istatistiklerin yer aldığı rapora buradan ulaşabilirsiniz.
2019 yılında yenilenebilir kaynaklardan üretilen enerji 6 963 TWh idi. Hidroenerji bunun % 61’ini meydana getirirken (4207 TWh), bunu rüzgar enerjisi (142 TWh), güneş enerjisi (693 TWh), biyoenerji 558 TWh), jeotermal enerji (92TWh) ve okyanus enerjisi (dalga ve gel-git enerjisi) 1TWh) izledi.
Biyoenerji üretiminin bölümlenmesi şu şekilde meydana geldi: 389 TWh (%69) katı yakıtlar, 92 TWh (%20) biyogaz, 69 TWh ( %10) yenilenebilir şehir atığı ve 8 TWh (%1) sıvı biyoyakıtlar.
2019 yılındaki yenilenebilir enerji üretimi 2018 yılına göre 361 TWh daha yüksekti; bu da %5.5’lik bir artış anlamına geliyor. Üretimdeki büyümenin 2018’de önceki yıla göre meydana gelen büyümeye göre biraz daha düşük olduğu görülüyor. Bu da 2018’de verilerde yukarı yönlü yapılan bir düzeltmeden kaynaklanıyor. Güneş ve rüzgar enerjisi üretimi, güneşteki üretim artışı 2018’dekine göre biraz daha düşük olmasına rağmen güçlü bir şekilde artmayı sürdürdü. Biyoenerji üretiminde de önceki yıllara göre büyük bir artış meydana geldi (+31 TWh).
Güneş ve rüzgar enerjisi üretimi 2019 yılında sırasıyla %23 ve %12 arttı. Bu iki enerji kanyağı birlikte yenilenebilir enerji üretiminde, 2015 yılından bu yana %71 oranında büyümeyle baskın olmayı sürdürüyorlar.
Bölgelere göre yenilenebilir enerji üretimi
Geçen yıllarda olduğu gibi 2019 yılında da Asya, yenilenebilir enerji üretiminde 245 TWh değerinde bir artış ile en çok büyümeyi gerçekleştirdi. Asya’nın küresel yenilenebilir enerji üretimindeki payı da artmayı sürdürerek %42 oranına ulaştı. Avrupa ve Kuzey Amerika sırasıyla %19 ve %18 oranında paylara sahip olurken, bunları Güney Amerika (%11) ve Avrasya (%5) izledi.
2019 yılında, hidroenerji üretimi bölgelerin çoğunda ön plana çıktı. Ancak en çok artışı 90 TWh ile Asya’da meydana geldi. Rüzgar enerjisi üretimindeki artışın çoğu Avrupa’da ve Asya’da sırasıyla +58 TWh ve +51 TWh ile gerçekleşti. Kuzey Amerika da +25 TWh ile takip etti. Asya, aynı zamanda +77TWh ile, küresel artışın +128 TWh olduğu güneş enerjisi üretiminde en çok büyümeye sahip oldu.
Bilgi Kaynakları
Türkiye enerji sektöründe STK’ların rolü
26. Uluslararası Enerji ve Çevre Fuarı ve Konferansı – ICCI 2020’de “Türkiye Enerji Sektöründe STK’ların Rolü” başlıklı bir panel gerçekleştirildi.
26. Uluslararası Enerji ve Çevre Fuarı ve Konferansı – ICCI 2020’de gerçekleştirilen “Türkiye Enerji Sektöründe STK’ların Rolü” konulu panelde konuşan Elektrik Dağıtım Hizmetleri Derneği – ELDER Yönetim Kurulu Başkanı Serhat Çeçen, ilk kez dijital olarak düzenlenen konferansın elektrik dağıtım sektörü için faydalı bir buluşma platformu olmasını temenni etti.
ELDER’in faaliyetlerine değinen Çeçen, derneğin önemli misyonlarından birinin de ülkemizdeki elektrik sektörünün yenilikçilik ortamını geliştirmek olduğunu söyledi. ELDER’in yürüttüğü projeler ile sektörün vizyoner ve öncü bakış açısı kazanmasını sağladığını dile getiren Çeçen, yerli ve milli teknolojilerin geliştirilmesi hedefi ile ülkemiz girişimcilerini sektöre kazandırmaya çalışan bir platform olduğunu vurguladı.
Çeçen sözlerini şöyle sürdürdü: “2014-2020 döneminde, EPDK desteği ile sektörümüzde gerçekleştirilen 194 Ar-Ge projesinin hayata geçirilmesine önemli katkılar sağladık. Öte yandan, 2023 Türkiye Akıllı Şebekeler Projesi ile geleceğin elektrik dağıtım sektörünün bugünden şekillendirilmesine çalıştık. Dünyanın en büyük enerji topluluğu IEEE tarafından 2021 Eylül ayında İstanbul’da gerçekleştirilecek “Üretim, İletim ve Dağıtım” Konferansına ELDER’in “Destekçi” sıfatıyla katkı sağladığını sizlerle paylaşmak isterim. IEEE olarak, bu konferansı ilk kez Avrupa kıtasında düzenleyecek.”
“Enerji piyasalarının gelişmesi STK’ları güçlendirdi”
“Enerji sivil toplum kuruluşlarının, sektöre yatırım yapan üye şirketleri temsil eden çatı örgütler olarak enerji ekosistemine önemli katkılar yaptıklarını dile getiren Çeçen, ülkemizdeki enerji piyasalarının dinamik yapısının ve gelişim sürecinin özel sektörün payının artması ile Enerji STK’larının görev ve sorumluluklarında da değişimlere neden olduğunu ifade etti.
Özel sektör yatırım alanlarının çeşitlenmesinin ve yatırımcı sayılarının artmasının, yeni STK’ların kuruluşunu da beraberinde getirdiğine vurgu yapan Çeçen şöyle konuştu:
“Kamunun yatırımcı ve işletmeci rolü, politika yapıcı ve düzenleyici fonksiyonların merkezde olduğu bir forma dönüşüyor. Böylece, STK’ların Kamu Kurum ve Kuruluşları ile ilişkilerinin mahiyeti değişiyor. TESAB ve Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi kamu ve özel sektör ortaklığı ile oldukça başarılı çalışmalar yapan STK’lar olarak öne çıkıyor. ELDER, vizyonu ile uyumlu olarak her iki STK’nın da üyesi olarak Kamu-Özel sektör iş birliğine güzel bir örnek oluşturuyor.”
“Özelleşme rekabetçi yapıyı beraberinde getirdi”
Türkiye Enerji Sektörünün 2000’lerdeki dinamiklerini belirleyen iki temel faktörün; özelleştirme ve serbestleşme olduğunu belirten Çeçen, “2001 yılından bugüne gelindiğinde, elektrik değer zincirinin hemen tüm halkalarında özel sektör payı istikrarlı bir şekilde artarken sektörün monopol yapısı liberalleşme süreci sonucunda çok taraflı, rekabetçi bir yapıya evrildi” diye konuştu. Çeçen, elektrik dağıtım sektörünün, 2008’de başlayan ve 2013’te tamamlanan özelleştirme süreci ile 21 bölgenin tamamının özel sektöre devredildiğini hatırlatarak şunları söyledi: “2000’li yılların başında ülkemiz üretim portföyünde neredeyse payı olmayan güneş santrallerinin kurulu gücü bugün 6.000 MW’ı aştı. Rüzgâr santrallerinin kurulu gücü ise 2019 sonunda 8.000 MW’ı geçti ve 2020 sonunda 10.000 MW’a yaklaşacak. Enerji teknolojisindeki gelişmeler ve maliyetlerdeki düşüşler yeni iş modellerini olanaklı hale getirdi. Karbonsuzlaşma, Yerelleşme, Dijitalleşme ve Elektrifikasyon, enerji ekonomisinin çoktan birer parçası haline geldi. Enerji verimliliği ve e-mobilite gibi başlıklar, sektörümüz ajandasında üst sıralarda yer alıyor. Depolama, mikro-şebekeler ve talep tarafı katılımı gibi iş alanları ise şimdiden iş planlarımızda kendilerine yer ediniyor.”
STK’lar sektörün sesini güçlendiriyor
ELDER’in yanı sıra enerji sektörünün farklı faaliyet alanlarında EÜD, GAZBİR, TÜREB, GÜNDER ve ENVER gibi birçok STK’nın sektörün çatı örgütleri olarak faaliyet gösterdiğini belirten Çeçen, STK’ların üyeleri arasında eşgüdüm sağlayarak sektörün sesini güçlendirdiğinin altını çizdi. Çeçen, “STK’lar üstlendikleri merkezi rol ile sektör paydaşlarının sinerjilerini artırıyorlar. Yatırım ortamının gelişimine katkılarıyla ülkemizin büyüme, kalkınma ve etkinlik hedeflerine katkıda bulunuyorlar. Hatta Ar-Ge projeleri ve start-up’ları destekleyerek geleceğin enerji sektörünün tasarımında rol alıyorlar” dedi.
- Solar Panel1 yıl ago
Fotovoltaik bilim adamı Back Contact teknolojisini geleceğin hücre teknolojisi olarak görüyor
- Solar Panel1 yıl ago
LONGi, Silikon Heterojunction Arka-Kontakt (HBC) Güneş Hücrelerinin Verimliliğinde %27.09 ile Yeni Bir Dünya Rekoru Kırdı
- Sektör Haberleri1 yıl ago
FOX ESS ve ASUNIM, Türkiye ve İberya pazarlarına invertör ve enerji depolama çözümleri tedarik sözleşmesi imzaladı
- Çatı Üstü Güneş Enerjisi1 yıl ago
Solino, 3 Yılda Türkiye’de Liderlik ve Avrupa’da İlk Sıralarda Yer Almayı Hedefliyor
- Çatı Üstü Güneş Enerjisi2 yıl ago
Fabrika Çatısına Güneş Enerjisi Sistemi Kurulum Rehberi Yayınlandı
- Solar Teknolojileri1 yıl ago
YEO’dan geleceğin enerji teknolojileri için 3 önemli hamle
- Solar Teknolojileri1 yıl ago
LONGi, ilk Çinli güneş enerjisi şirketi olarak emisyon azaltma hedefleri için Bilim Temelli Hedef girişimi (SBTi) onayı aldı
- Çatı Üstü Güneş Enerjisi2 yıl ago
Form Plastik’ten GES yatırımı