Connect with us

Genel

Milyon dolarlık yatırımları minimum güvenlik maliyetiyle korumak: Securitas’la mümkün!

Published

on

Yenilenebilir enerji santrallerindeki güvenlik gereksinimleri, büyüyen sektörle beraber artıyor. Özellikle güneş enerjisi santrallerinde, son bir yılda hırsızlık teşebbüslerinde iki kata yakın artış dikkat çekiyor. Santrallere kuruluş maliyetinin sadece binde 5’ini ayırarak, etkin ve ölçülebilir güvenlik hizmeti sunan Securitas, milyon dolarlık yatırımları minimum güvenlik maliyetiyle koruyor.

2023 yılında sadece enerji segmentine 1 milyon dolar teknoloji yatırımı yapan Securitas Türkiye, sektörün ihtiyacına göre mobil güvenlik kabini, güneş enerjili sonar gibi özel çözümler üretmeye devam ediyor. Güvenlikte enerji sektörünün pazar lideri olan Securitas Türkiye, 140 enerji santralinde 1000 güvenlik görevlisiyle hizmet veriyor. Enerji pazarında 2023’te %20 büyüyen firma, bu büyümeyi öz tüketim modelli enerji üretim santralleri ve YEKA projeleri ile 2024’te de sürdürmeyi hedefliyor.

Düzenlenen basın toplantısında Securitas Türkiye’nin enerji sektöründeki çalışmaları, teknoloji yatırımları ve yeni çözümleri hakkında bilgiler paylaşan Securitas Türkiye Enerji Segment Lideri Ünsal Kütaruk, milyon dolarlık yatırımları minimum güvenlik maliyetiyle korumanın mümkün olduğunu söylüyor.

Yapay zeka ile verileri bilgiye dönüştürerek ölçülebilir güvenlik 

Securitas’ın enerji sektöründe global bir tecrübesi bulunduğunun altını çizen Kütaruk, “Sadece Türkiye’de değil, dünyada çok sayıda enerji santralini koruyoruz.  Bu kapsamda topladığımız verileri analiz ederek öngörülebilir güvenlik çözümleri sunuyoruz. Örneğin belli günlerde, belli bölgelerde hırsızlık olayları artıyorsa, o döneme özgü ekstra güvenlik önlemleri alınabilir” diyor.

İnşaat ve işletme dönemlerinde farklı çözümler

Santrallerdeki ihtiyacın dönemsel, bölgesel ve daha birçok faktöre bağlı olarak farklılıklar gösterdiğine değinen Ünsal Kütaruk, “Enerji güvenliğinde güvenlik projeleri inşaat ve işletme olarak iki farklı yönden değerlendirilir.  İnşaat döneminde en önemli risk hırsızlık olurken, işletme döneminde ağırlıklı olarak bölgeye izinsiz girilmesi ve projeye zarar verme üzerine odaklanılır.  Bu konulara özel güvenlik çözümleri planlanır. Buna paralel olarak projelerde kullanılan sistemlerde değişir.  İnşaat döneminde mobil ve ihtiyaca göre güneş enerjili kamera gibi çözümler kullanılırken, işletme döneminde hibrit çözümlere yönelmek daha efektif olur.  Her proje diğerinden farklıdır, aynı ilçe içerisindeki iki santralin bile farklı güvenlik ihtiyaçları olabilir.  Bu ihtiyaçlar belirlenirken, iklim, coğrafi konum, sosyal çevre, istihdam koşulları gibi pek çok etken dikkate alınır” ifadelerini kullanıyor.

En etkin güvenlik çözümleri için projeye inşaat aşamasındayken dahil olmak gerektiğine vurgu yapan Kütaruk, “Bu hem gereksiz teknoloji yatırımlarını engeller hem de etkin güvenlik sağlar. Özetle güvenlik hizmeti, proje planlanırken alınmalıdır.  Henüz yatırım aşamasındayken yapılan risk analizine göre akıllı, video analiz özellikli kameraları, radar sistemlerini, alarm sistemlerini içeren hibrit güvenlik teknoloji yatırımı projelendirilebilir. Bunların yanı sıra santral montajı ile birlikte devreye alınarak uzaktan izleme merkezi tarafından 7/24 güvenliği sağlanan etkin bir güvenlik çözümü oluşturularak kontrol hizmetleri ile de güvenlik çözümü takip edilerek raporlamalar yapılabilir” açıklamasında bulunuyor.

Sürdürülebilir güvenlik çözümleri

Güvenlikte sürdürülebilirlik ve kesintisizlik kavramlarına değinen Kütaruk, “Sürdürülebilirlik güvenlik çözümlerimiz için de önemli bir yer tutuyor. Güneş enerjisinden yararlanarak sunduğumuz radar ve kamera sistemlerimiz işletmelerin karbon ayak izinin azaltılmasına katkı sağlıyor. Mobil çözümlerimiz ile güvenlik ihtiyacının arttığı dönemlerde sistemlerimizi destekleyerek, minimum maliyetle maksimum çözümler sunuyoruz. İstanbul ve Ankara’daki uzaktan izleme merkezlerimiz birbirini yedekledikleri için deprem gibi doğal afetlerde kesintisiz güvenlik hizmeti sunmaya devam edebilmekteyiz” diye konuşuyor.

Yapay zeka destekli ‘radar teknolojisi’  

Securitas Türkiye olarak son dönemde etkin kullandıkları çözümlerden birinin de radar teknolojisi olduğunu belirten Kütaruk, güvenlik risklerinin bulunduğu alana kurulan radar sistemiyle 60 ve 90 metreye kadar 180 derece görüş açısıyla riskin yaklaşmadan tespit edildiğini, üzerinde yer alan kamera ile otomatik olarak riske doğru yönlendirildiğini, mesafe ve açının radar sistemine göre değiştiğini dile getiriyor. Bu sistemde güvenlik altına alınmış belirlenen alana giren insan veya araçlar radar sensöru ile tespit ediliyor. Alana otomatik olarak yönlenen kamera sistemi ile güvenlik ihlali doğrulanıyor ve Securitas Uzaktan İzleme Merkezi tarafından gereken müdahale yapılıyor.  Yaklaşan tehlikenin türü (insan ya da araç vb..) yapay zeka yardımıyla tespit ediliyor.

Radar teknoloji hakkında bilgiler aktaran Securitas Türkiye Enerji Segment Lideri Kütaruk, şu ifadeleri kullanıyor: “İhtiyaca göre güneş enerjisiyle de çalışan radar sistemlerimiz özellikle geniş ve merkezden uzak santrallerde büyük avantaj sağlamaktadır. Bu sistemler elektrik enerjisinin bulunmadığı geniş ve düz operasyon sahalarında, belirlenen hat sınırları içerisindeki alanın korunması için özel olarak geliştirilmiştir. Solar panellerin ürettiği elektrik enerjisi sistemde depolanır. Sistem tam dolu durumda iken kapalı hava koşullarında dahi 2 gün çalışmaya devam eder. 7/24 faaliyet gösteren Securitas Alarm ve Uzaktan İzleme Merkezimiz ile entegre çalışan bu özel teknoloji, olası ihlallerde yine sisteme dahil IP hoparlör aracılığı sesli uyarı yapabilmekte ve yüksek oranda caydırıcılık sağlanmaktadır. Santralin konum, coğrafya, tesis türü gibi özelliklerini dikkate alarak video analiz özellikli kamera sistemleri, radar sistemleri, alarm sistemleri teknoloji çözümlerimiz ihtiyaca göre optimum maliyetle hibrit bir model olarak uygulanmaktadır.  Sunduğumuz tüm teknolojik çözümlerin Securitas Alarm ve Uzaktan İzleme Merkezimiz ile koordineli olarak yürütülmesi güvenlik hizmetinin etkisini artırarak aynı zamanda sunulan çözümü optimize etmekte ve maliyetlerde tasarruf sağlanmaktadır.”

Türkiye endüstrisine, alana özel, spesifik yayınlar üreten MONETA Tanıtım’ın sektörel dergilerinin editörlüğünü yapmaktayım. Yeni nesil, dinamik yayıncılık anlayışıyla, dijital ve basılı mecralarda içerik geliştirmek için çalışmaktayız.

Genel

Kalyon PV’den TOPCon Plus Hücre üretimi için yatırım kararı

Yenilenebilir enerji teknolojilerinde Türkiye’nin öncü markası Kalyon PV, yüksek verimlilik ve sürdürülebilirlik vizyonuyla uyumlu yeni bir yatırıma daha imza attı. Şirket, Çin dışında dünyada bir ilk olan TOPCon Plus güneş hücresi üretimi kapsamında, bu teknolojiyi hayata geçirecek endüstriyel tesis altyapısının dizaynı ve kurulumu için uluslararası bir sistem tedarikçisiyle yatırım anlaşması imzaladı.

Published

on

Kalyon PV’den TOPCon Plus Hücre üretimi için yatırım kararı

Yenilenebilir enerji teknolojilerinde Türkiye’nin öncü markası Kalyon PV, yüksek verimlilik ve sürdürülebilirlik vizyonuyla uyumlu yeni bir yatırıma daha imza attı. Şirket, Çin dışında dünyada bir ilk olan TOPCon Plus güneş hücresi üretimi kapsamında, bu teknolojiyi hayata geçirecek endüstriyel tesis altyapısının dizaynı ve kurulumu için uluslararası bir sistem tedarikçisiyle yatırım anlaşması imzaladı.

Ingot, wafer, güneş hücresi ve panel üretim süreçlerini Ar-Ge dahil tek çatı altında gerçekleştiren Avrupa’da ilk, dünyada ise sayılı üretim tesislerinden biri olan Kalyon PV, TOPCon Plus hücre üretim tesisiyle entegre olan yeni yatırım anlaşmasını imzaladığını duyurdu.

TOPCon Plus üretiminin kritik bir parçası olan bu yatırım, yardımcı tesisler altyapısının yeni bir bakış açısıyla oluşturulmasına odaklanıyor. 2026 yılının başında devreye alınması planlanan tesis altyapısı, 1.100 MW kapasiteli TOPCon Plus güneş hücresi üretim teknolojisinin tüm üretim süreçlerini destekleyecek şekilde planlandı.

Bu yatırım, yerli tedarikçi geliştirmeye de katkı sunacak

Kalyon PV, bu stratejik yatırım sürecinde yalnızca ileri teknolojiye değil, aynı zamanda Türkiye’nin sanayi kapasitesine de değer katmayı amaçlıyor. Her ne kadar tesis altyapısı için uluslararası bir firmayla stratejik iş birliği kurulmuş olsa da, proje bütçesinin önemli bir kısmının yerli tedarikçilere ayrılması hedefleniyor. Bu yaklaşım, Türkiye’de güneş enerjisi teknolojilerinin yerlileştirilmesine ve yüksek katma değerli üretimin yaygınlaşmasına doğrudan katkı sunuyor.

Yerli ekipman üreticilerinin projeye entegrasyonu, bu alandaki bilgi birikiminin ve teknik yetkinliklerin gelişmesine olanak tanırken, aynı zamanda sürdürülebilir ve dirençli bir tedarik zinciri kurulmasına da katkı sağlıyor. Bu sayede, benzer teknoloji yatırımlarının Türkiye merkezli olarak artmasını teşvik edecek bir zemin hazırlıyor.

“Yeni altyapı yatırımı, TOPCon Plus Hücre yatırımının kritik bileşenlerinden biridir”

Teknoloji geliştirirken sürdürülebilirliğe ve ülkemizin bu alandaki üretim kaslarının güçlendirilmesinin önemine vurgu yapan Kalyon PV Genel Müdürü Dr. İhsan Kulalı, söz konusu yatırımlarıyla ilgili yaptığı değerlendirmede şunları söyledi: “Daha verimli ürünler geliştirmemize olanak tanıyan TOPCon Plus güneş hücresi yatırımıyla eş zamanlı yürüttüğümüz Yardımcı Tesisler – Endüstriyel Tesis Altyapısı Yatırımı, Çin dışında dünyada ilk olacak TOPCon Plus güneş hücresi üretimimiz için kritik bir adımdır.

Yardımcı tesisler yatırımımız yalnızca teknolojik üstünlüğün değil, aynı zamanda sürdürülebilirlik vizyonumuzun da güçlü bir yansımasıdır. Üretim hatlarımızın ve altyapımızın geleceğin teknolojileri doğrultusunda iyileştirilmesi ve zenginleştirilmesi, güneş teknolojilerinde daha verimli ürünler üretmemizi sağlarken; su, enerji ve insan kaynağımızın etkin ve verimli kullanımı açısından da sürdürülebilirlik hedeflerimize ulaşmamıza önemli katkılar sunmaktadır.

Ayrıca bu yatırım sürecini, ülkemizin güneş teknolojileri ekosistemini büyütecek şekilde yerli tedarikçilerimizle birlikte yürütecek olmaktan büyük bir memnuniyet duyuyoruz. Bu yaklaşım, sadece bugünü değil; geleceğin temiz ve yerli enerji vizyonunu da birlikte inşa etme çabamızın bir parçasıdır.

Kalyon PV olarak ‘Yenilenebilir enerjide güneş gibi doğan bir Türkiye’ vizyonumuz kapsamında sadece güneş paneli üretmiyor, güneş teknolojilerinin ülkemizde gelişmesine öncülük ediyoruz.”

Çin’in dışında bir İlk: TOPCon Plus Güneş Hücresi yatırımı

Kalyon PV’nin geçtiğimiz aylarda duyurduğu ve Çin dışında dünyada bir ilk olan TOPCon Plus güneş hücresi üretim tesisi yatırımı, 1.100 MW üretim kapasitesine sahip olacak şekilde tasarlandı. Yeni nesil yüksek verimli güneş hücreleri, aynı alandan daha fazla elektrik üretmeyi mümkün kılarken, şirketin küresel pazarlardaki rekabet gücüne de önemli katkılar sunuyor. Söz konusu yeni altyapı yatırımı, ileri teknolojiye dayalı üretimin hayata geçmesini sağlayacak en kritik bileşen olarak konumlanıyor.

Continue Reading

Genel

TOBB, KOBİ’ler için ‘Nefes Kredisi’ başlattı

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB), Kredi Garanti Fonu (KGF) ve bankalar, KOBİ’lere destek olmak için TOBB Nefes Kredisi’ni başlattı. Uygun koşullarda finansman desteği sağlamak amacıyla başlatılan Nefes Kredisi’nde başvurular 8-9 Temmuz 2025 tarihi itibarıyla başladı.

Published

on

TOBB, KOBİ’ler için ‘Nefes Kredisi’ başlattı

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB), Kredi Garanti Fonu (KGF) ve bankalar, KOBİ’lere destek olmak için TOBB Nefes Kredisi’ni başlattı. Uygun koşullarda finansman desteği sağlamak amacıyla başlatılan Nefes Kredisi’nde başvurular 8-9 Temmuz 2025 tarihi itibarıyla başladı. Kredi Garanti Fonu’nun kendi öz kaynak desteğiyle %80 oranında kefalet sağlayacağı bu kredilere başvurular; Ziraat Bankası, Halkbank, Vakıfbank, Akbank, Yapı Kredi, Denizbank ve Ziraat Katılım şubelerinden yapılıyor. TOBB Nefes Kredisi 6 ay ödemesiz şekilde azami 36 ay vadeli verilirken, bir firma azami 2,5 milyon TL kredi kullanabiliyor.

TOBB’a bağlı Oda-Borsa üyesi tüm şirketler başvurabiliyor

Konuyla ilgili değerlendirmede bulunan Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, “KOBİ kredilerinin reel olarak artmaması firmaların işletme sermayelerini azaltıyor. Nakit ve mal akışının yavaşlamasına, ekonominin daralmasına neden oluyor. Arzın bu şekilde kısılması da enflasyona olumsuz yansıyor ve yüksek enflasyonla mücadeleyi güçleştiriyor. Buradaki sıkıntıları hafifletmek ve ülkemiz ekonomisinin can damarı KOBİ’lere destek olmak üzere TOBB, Kredi Garanti Fonu ve Bankalar güç birliği yaptık. Kobilere uygun koşullarda finansman desteği sağlamak amacıyla yeni bir TOBB Nefes Kredisi’ni gelecek hafta içinde başlatıyoruz. TOBB’a bağlı Oda-Borsa üyesi tüm şirketlerimiz başvurabilir. Kredi Garanti Fonu’nun ve katılan tüm bankaların yöneticilerine verdikleri destek ve katkılardan dolayı teşekkür ediyorum” açıklamasında bulunuyor.

Continue Reading

Genel

Türkiye, yeni şebeke yatırımı olmadan güneşteki kurulu gücünü %35 artırabilir

Gerekli düzenlemelerle Türkiye’deki rüzgar ve hidroelektrik santrallerine 8 GW’lık hibrit güneş santrali eklemek mümkün

Published

on

Türkiye, yeni şebeke yatırımı olmadan güneşteki kurulu gücünü %35 artırabilir

Enerji alanında çalışmalar yapan Londra merkezli düşünce kuruluşu EMBER, Türkiye’deki şebeke bağlantı kapasitesi sorunlarını ve bu sorunları aşmaya yönelik çözümlerden biri olabilecek hibrit güneş santrallerinin performanslarını analiz ettiği yeni bir araştırma yayınladı. Türkiye’nin hibrit güneş santralleriyle şebeke kısıtlarını aşabileceğine vurgu yapılan araştırmada, “Şebeke kapasitesinin sınırlı olması, yenilenebilir enerji projelerinin reddedilmesine neden olurken enerji dönüşümünü de yavaşlatıyor” dendi. Gerekli düzenlemelerle Türkiye’deki rüzgar ve hidroelektrik santrallerine 8 GW’lık hibrit güneş santrali eklemenin mümkün olduğuna değinilen analizde, bu sayede yeni şebeke yatırımına gerek duymadan Türkiye güneş kurulu gücünün en az %35 artırılabileceği kaydedildi.

Kısa sürede 30 GW sınırı aşılabilir


EMBER Türkiye Enerji Analisti Çağlar Çeliköz tarafından kaleme alınan araştırmada, “Güneş potansiyelinin yüksek olduğu Türkiye’de, hibrit güneş santrallerinin önündeki engeller kaldırılırsa mevcut güneş kurulu gücü en az %35 artırılabilir. Bu sayede santrallerin üretim kapasiteleri artarken, mevcut iletim hatları da daha verimli kullanılabilir. Türkiye’de güneş enerjisi kurulu gücü, kısa süre içinde 30 GW sınırını aşarak, kaynaklara göre kurulu güç sıralamasında açık ara lider konumuna gelebilir” ifadeleri kullanıldı.

Dünyadaki şebeke kapasitesi sorunlarına da değinilen raporda önemli çıkarımlar 3 başlıkta toplandı:

1- Yeni yatırımlar şebeke kısıtına takılıyor, hibrit güneş kurulumları yavaş ilerliyor

    Eylül 2024’ten beri iletim seviyesinden bağlantı için yeni kapasite açıklanmazken; Şubat 2024 ile Nisan 2025 arasındaki 15 aylık dönemde, Türkiye’de lisanssız güneş santralleri için yapılan iletim seviyesinden şebeke bağlantı başvurularının %65’i “bağlantı kısıtları” nedeniyle reddedildi. Mayıs 2025 itibarıyla Türkiye’de dağıtım seviyesinden bağlantı için kalan kapasite ise sadece 0,52 GW. Oysa hidroelektrik veya rüzgar santralleri ile aynı şebeke bağlantısını kullanabilen hibrit güneş santralleri sayesinde, ilave şebeke yatırımına ihtiyaç olmadan Türkiye’nin güneş enerjisi kapasitesi artırılabilir.

    Diğer taraftan Türkiye, hibrit güneş kurulumlarında ise ağır ilerliyor. Son dört yılda 3,5 GW’lık hibrit güneş projesine kurulum izni verilirken, bu kapasitenin yalnızca %41’i işletmeye alınabildi.

    2- Türkiye’deki hibrit güneş potansiyeli 8 GW’tan fazla

    Mevcut piyasa koşulları ve ekonomik göstergelere dayanan potansiyel analizine göre, Türkiye’de özel sektöre ait rüzgar ve hidroelektrik santrallerindeki hibrit güneş potansiyeli 8 GW seviyesinde. Elektrik fiyatları ile kredi faiz oranlarının daha elverişli olduğu senaryolarda ise bu potansiyel 25,6 GW’a kadar çıkmaktadır.

    Söz konusu hibrit güneş potansiyelinin %46’sı, barajlı hidroelektrik santrallerde bulunuyor. 8 GW’lık hibrit güneş kapasitesinin devreye alınması, toplam güneş kurulu gücünü 30 GW’a çıkararak güneşi, Türkiye’nin açık ara en büyük enerji kaynağı haline getirebilir.

    3- 2024 yılında rüzgar ve hidroelektrik üretimine, hibrit güneş %14 katkı sağladı

    Mevcut hibrit güneş enerjisi santralleri, 2024 yılında bağlı oldukları 25 rüzgar ve hidroelektrik santralinin üretimine %14 oranında ek katkı sağladı. Hibrit güneş santrallerinin üretime sağladıkları katkı sayesinde, bağlı oldukları birincil kaynakların mevcut bağlantı kapasite faktörü ortalama 5 puan artarak %32’ye yükseldi.

    Hibrit güneş santrallerinin etkisi yaz aylarında en yüksek seviyesine çıkıyor. 2024 Haziran ve Ağustos ayları arasında hibrit güneş santralleri rüzgar, akarsu ve barajlı hidroelektrik santrallerinin bağlantı kapasite faktörlerini ortalama 7,3 puan artırdı. Özellikle, Doğu Anadolu Bölgesi’nde bulunan bir rüzgar santralinin bağlantı kapasite faktörü, 2024 yılında hibrit güneş santrali sayesinde neredeyse 20 puanlık artış kaydetti.

    Continue Reading

    Trendler